En Sıcak Konular

Mehmet Altan
Star

Mehmet Altan
0 0 0000

Muhafazakárlaşma-Demokratikleşme



Dün sabah star’ı karıştırırken, okur temsilcimiz Gülay Erdemli’nin köşesine ‘‘Rock’n kokain’ başlığı kızdırdı’ cümlesini koyduğunu gördüm.

Hemen okumaya koyuldum.


Yazı şöyle başlıyordu: ‘3 Eylül tarihli gazetenin manşeti Hezarfen Havaalanı’nda yapılan Rock’n Coke Müzik Festivali’nde 17 gencin uyuşturucuyla yakalandığı haberiydi. ‘Rock’n kokain’ başlığıyla verilen haberin sunumu festivale katılan bazı rockseverlerin tepkisini çekti.’

Gerçekten, bana da hem okurlardan, hem de çevremde bu manşetle ilgili yoğun eleştiriler geldi.

Okur temsilciliği kurumunun ‘aynalık’ vazifesi gördüğünü bir kez daha anlamanın sevinciyle okumaya devam ettim:

‘İstanbul’dan Ebru Yılmaz’ın e mail’i; ‘Ben 45 yaşında bir rockseverim. Haftasonu Hezarfen Havaalanı’nda yapılan Rock’n Coke festivaline 18 yaşındaki kızımla birlikte katıldım. Yıllardır Türkiye’ye gelmesini beklediğimiz grupların konserlerini birlikte seyrettik. Festival sonrası gazetenizde birinci sayfadan yayınlanan ‘Rock’n kokain’ başlıklı haber beni çok üzdü. Hele üçüncü sayfadaki ‘Esrarlı festival’ daha da çok. Bu başlıklardan şöyle bir anlam çıkıyor ki işte buna üzüldüm, sanki oraya gelen herkes esrar ve kokain kullanıyor. Yıllardır bu festivale gidiyorum ve her yıl birkaç kişi esrar nedeniyle gözaltına alınıyor ama bunu bu başlıkla herkese mal etmenin ne anlamı var?’’

Böyle birkaç maile daha yer veren okur temsilcimizin değerlendirmesi de şöyle:

‘Bana göre birinci sayfadaki ‘Rock’n kokain’ başlığı ve haberin üçüncü sayfadaki devamında ‘Rock’n Coke’un 5. yılında da aynı sahne yaşandı’ spotunun yanında kullanılan ‘Esrarlı festival’ başlıkları biraz sert olmuş. Elbette 17 kişinin uyuşturucudan yakalanması haber. Yine de bütün organizasyonu gölgeleyecek biçimde verilmeyebilirdi.’

***

Okur temsilcisi vasıtasıyla şimdi tashih edilen başlık, aslında ‘muhafazakarlaşmayı’ dayatır gibi algılanmıştı.

Rock dinlemeyen, bu işe ters bakan ve Rock Festivallerini ‘uyuşturucu’ şöleni sanan herhangi biri için belki iç rahatlatıcı ya da normal algılanan bir başlık; rock dinleyen, bu festivallerin çok önemli bir etkinlik olduğuna inanan, içindeki marjinallerle büyük resmi karıştırmayanlar açısından da fazla bağnazca bir yaklaşım olarak okunmuştu.

Aynı olay, iki ayrı kesimde farklı farklı algılanmıştı.

Bu farklılık konuşulmadığı, açıkça dile getirilmediği zaman alınganlıklar, düşmanlıklar, öfkeler artıyor.

O zaman da karşılıklı düşmanlıklar çoğalıyor.

Herkes, kendine benzemeyene, ‘bana benze, benim gibi yaşa’ demeye koyuluyor. Herkes kendini diğerine dayatmak...

Herkes ‘benzeşmek’ istiyor.

Halbuki benzeşme, kaçınılmaz bir çürümeyi de beraberinde getirir.

***

Hızlıca ve topluca içine çekildiğimiz bu çok tehlikeli tuzaktan nasıl kurtulabiliriz?

Demokratlar, insanların muhafazakar bir hayat sürme arzusuna saygı duyuyor... Bunun önünün açılmasını istiyor.

Buna karşı muhafazakarların da demokratikleşmeye saygılı olması... Kendine benzemeyene, kendi beğenilerini dayatmaya kalkışmaması gerekiyor.

‘Muhafazakárlaşma’ ve ‘demokratikleşme’ çizgisini birbirine karıştırmak hataların anası olur...

Çünkü muhafazakárlaşmak başka bir şeydir, demokratikleşmek başka bir şey.

‘Demokratikleşiyoruz’ adı altında, kendi kurallarını topluma zorlamaya başlarsan bu bir ‘demokratikleşme’, normalleşme olmaz.

Bu, düpedüz baskıcı bir muhafazakárlaşma olur... Ya da laikçilik olur.

Çizgiyi sağlıklı hale getiren hukuktur... Hukuksal boyuttur.

Ne ki o da bizde hiç konuşulmaz... Ölçü olarak ele alınmaz... O nedenle de, düşman yaratmadan sorun çözme gündeme gelmez.

***

Muhafazakarlaşma ile demokratikleşme arasındaki ilişkinin kalın çizgilerle ayrışmaması en çok orta sınıf kent kadınlarını ürkütüyor...

Halbuki bu kadınlar toplumun taşıyıcıları... Onlar, yaşamın sinsice muhafazakárlaşmasından korkuyorlar.

AK Parti’nin de buna herhalde çok dikkat etmesi gerekmekte.

2002 genel seçimlerinden sonra ‘dinci, şeriatçı bir parti geliyor’ diye herkesin ödü patlamıştı.

Ak Parti samimiyetle AB sürecine sarıldı, çok önemli reformlar yaptı. Orta sınıf kent kadınları korkularının boşa çıktığını gördüler ve yerel seçimlerde AK Parti’yi desteklediler.

Fakat AK Parti, AB sürecini yavaşlattı. Orta sınıf kadınları korkutacak garip sinyaller verenlere rastlandı.

Şimdi...

Bu korkuyu ortadan kaldıracak bir ölçü var elimizde... Muhafazakarlaşmayı demokratikleşmeden ayırmak, aralarındaki sınırları iyice belirginleştirmek.

İsteyenin muhafazakar, isteyenin liberal bir hayat sürmesine olanak vermek.

Birbirini huzursuz etmemek.

Kısacası ‘benzeşmemeyi’ esas almak.

***

Bunu başarırsak...

Rock sevmeyen, festivali uyuşturucu yatağı sanmaz.

Rock dinlemeyeni de diğeri çağdışı olarak algılamaz.

Okur temsilcimiz de rahat eder.



Bu yazı 1,097 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ekim 2008 Oku bakayım...
    • 16 Ağustos 2008 Beş yıl önce neredeydiniz?
    • 14 Ağustos 2008 Ahmedinejad’la...
    • 12 Ağustos 2008 Saakaşvili Tolstoy okudu mu?
    • 31 Temmuz 2008 ‘Kapatma ama hırpala..’
    • 14 Temmuz 2008 MİT’in Ergenekon listesi...
    • 12 Temmuz 2008 İran savaşı yaklaşıyor mu?
    • 10 Temmuz 2008 Ölümün askerleri
    • 8 Temmuz 2008 Öksüz Çocuk Eldiveni...
    • 5 Temmuz 2008 Dağbaşı
    • 28 Haziran 2008 Bir Türk neye bedel?
    • 26 Haziran 2008 Türkiye-Almanya
    • 21 Haziran 2008 ‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...
    • 13 Haziran 2008 Gerçekten cevap bu mu?
    • 11 Haziran 2008 Askeri sopa ile özen...
    • 2 Haziran 2008 Elitist mi, kitlesel mi?
    • 1 Haziran 2008 Sizi muhatabınız belirler...
    • 28 Mayıs 2008 Sivas’ın doğusu...
    • 25 Mayıs 2008 Danıştay ne karar verecek?
    • 24 Mayıs 2008 Birinci Cumhuriyet’in sonu mu?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,061 µs