En Sıcak Konular

Gülay Göktürk
Bugün

Gülay Göktürk
0 0 0000

Hizmet yarışı olarak siyaset



Amerikan seçimlerini izleyenler bilir; kampanyalar genellikle bizim alışık olduğumuz gibi "büyük" meseleler etrafında değil, doğrudan günlük hayatla ilgili, hizmetle ilgili "küçük meseleler" etrafında döner. Bütün seçimlerin en fazla konuşulan konusu ise sağlık sistemidir.

Bu kampanyada da öyle oluyor; adaylar arasındaki en ateşli polemikler yine bu konu etrafında yapılıyor, ortaya konulan sağlık reformu programları arasındaki farklılıklar en ince ayrıntılarına kadar didikleniyor. Geçenlerde bir grup arkadaşla seçim kampanyasını konuşurken , kendimi bu kampanyayı ve Amerikan halkını fena halde küçümserken yakaladım. " Kendi kendimi yakaladım" diyorum; çünkü bu küçümsemeyi fark etmem, benim için çoktan kurtulduğumu zannettiğim bir ideolojinin ve siyasi çizginin hâlâ içimde yaşayan bir parçasıyla aniden yüz yüze gelmek gibi bir şeydi. Bunca yıl, içimde giriştiğim bunca "genel temizlik"e rağmen paçayı kaptırmamayı başarmış; bir köşede gizlenip kalmış bir kalıntı...

Benim gibi siyaseti dünyanın eksenini değiştirmek (!) için manivela olarak gören bir geçmişten gelenlere, koskoca ABD başkanlığı seçimlerinin sağlık sistemi, vergi sistemi, okul sistemi gibi "kıytırık" konulara kitlenmesini bir "sığlık" olarak görünmesi normaldi. Evet, itiraf etmeliyim ki, küçümsüyordum; Üstelik sadece "küçük meseleler" etrafında dönüp duran Amerikan politikasını değil, "hizmet yarışı" etrafında odaklanan her türlü politik mücadeleyi küçümsüyordum; seçimlerde her lafın başında politikanın "hizmet yarışı" olduğunu söyleyen siyasi partileri küçümsüyordum...

Hizmet dediğin belediyelerin işiydi benim gözümde. Siyasi parti ise, büyük siyasi altüst oluşları yönetmek, büyük ideolojik kavgalar vermek içindi; büyük dönüşümler için kurulur; böyle bir iddiayla iktidara gelmeye çalışırdı; onun için vardı... Oysa iktidar olmanın anlamını, "toplumu oluşturan bireylerin ancak ortaklaşa halledilebilecek işler için ortak bir fon oluşturup bir kadroya yetki vermesi" ya da "toplumun isteklerinin, ihtiyaçlarının özlemlerinin ortak bütçenin imkanları ölçüsünde sıraya konularak kotarılması için belli bir süre bir ekibi yetkili kılınması" olarak tanımladığınız anda, politikadan beklentiniz de değişir; o durumda elbette ve öncelikle bir hizmet yarışıdır; öyle olmasından daha doğal, daha sağlıklı bir şey yoktur.

Siyasetin bu noktaya gelebilmiş oluşu başlı başına bir gelişmişlik göstergesi, bir durmuş oturmuşluk işaretidir. Tabii, her Allah'ın günü rejim tartışmaları yapılan, iki yılda bir darbe teşebbüsleri açığa çıkarılan bir ülkenin böyle bir lüksü olmuyor doğal olarak...

Cumhuriyetin başından bu yana hep yanlış ele alınmış o yüzden de kronikleşmik bir etnik sorununuz varsa, bu sorun da sadece hizmetle çözülemiyor; hizmetin de verimli olabilmesi için önce o sorunun kilidini çözmeyi sağlayacak paradigma değişikliğini yapmak gerekiyor. Ama bütün bunlar olup bittiğinde, bir gün bizim de daha durmuş oturmuş bir rejimimiz olduğunda; siyaset on yıllarca çözülmeden beklemiş ve çözülmesi için de köklü kavrayış değişikliği gerektiren temel sorunlarımızı çözüm yoluna soktuğunda, inşallah bizim siyasetimiz de bütün ağırlığını asli işine; yani hizmete verebilecek. Böylece biz de diğer uygar toplumlar gibi, insanların - özellikle beyinlerinin ve ruhlarının - yönetilmesi aşamasından işlerin yönetilmesi aşamasına geçmiş olacağız.


Bu yazı 1,367 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ekim 2008 Krizler ve sebep sonuç ilişkileri
    • 12 Temmuz 2008 Ergenekon Davasını bekleyen tehlikeler
    • 12 Haziran 2008 Cumhuriyet Çalışma Grubu
    • 28 Mayıs 2008 “Yalnız ve güzel ülkem”
    • 25 Mayıs 2008 Tam Gün Yasası 2
    • 21 Mayıs 2008 Tam Gün Yasası
    • 18 Mayıs 2008 Hukuk dersi
    • 14 Mayıs 2008 Kraliçe bilecek mi?
    • 9 Mayıs 2008 Patinaj ve bıkkınlık
    • 7 Mayıs 2008 "Dini ticarete alet etmek"
    • 30 Nisan 2008 Taksim neyin sembolüdür?
    • 25 Nisan 2008 “CHP'yi kurtarmak”
    • 23 Nisan 2008 Doğurun, ama bize güvenerek doğurmayın
    • 20 Nisan 2008 Hizmet yarışı olarak siyaset
    • 16 Nisan 2008 Vazoda büyüyenler
    • 9 Nisan 2008 “Kökü dışarda”
    • 30 Mart 2008 "Eğer kapatma davası açılırsa..."
    • 28 Mart 2008 Reform kuşa dönmesin
    • 26 Mart 2008 Meşru müdafaa
    • 19 Mart 2008 Asıl ihtimal Anayasa Mahkemesi’nin reddetmesidir

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,059 µs